25 Eylül 2016 Pazar

Neşet Ertaş'ın anısına...

                                               

 “Sakin ol ha insanoğlu incitme canı, her can bir kalp Hakk’a bağlı, incitme canı, incitme !.. “

Bir ses ya da görüntü değildir, Neşet Ertaş; başlı başına bir histir… Üzgün olur, mutlu olur, umutlu olur, hüzünlü olur ya, işte bir de Neşet Ertaş olur insan… Dünyaya bir başka bakar, insan olduğunu hatırlarsın o zaman…
  
“Ben miyim dünyada bir bahtı kara / Tabipler de derdime bulmadı çare / Muhtaç ettin beni o zalim kula / Kula muhtaç olmak zordur yaredenim” dedin… Hala bahtı karalar yaşamakta 
bu coğrafyada, tabipler hala çaresiz ve sevdiceğimiz hala zalim Neşet Baba, gönül zalimi 
bulup seçiyor illa…

“Gül benizlim fidan boylum / Hoş sohbetlim tatlı huylum / Menuna gerçek leylim / Gel gel 
gayrı gel” dedin. Niye gelmediler, niye gelmiyorlar, kalpten kalbe giden yoldan öte göreceğimiz mi var şu fani dünyada, nasıl gelmez insan Neşet Baba…

“Bülbül gibi ahım kaldı güllerde / Baykuş gibi öttüm viran yellerde / Bir garibim kaldım gurbet ellerde / Perişanım halimi sor da öyle git” dedin. Gelemedikleri gibi gitmeyi de bilmiyorlar ki baba, mutlu oluyorlar mı dersin bizim yüreğimiz yandıkça…

“Kalpten kalbe bir yol vardır / Gözünen görünmez sırdır / İkimizin kalbi birdir / sen benimsin ben seninim / Kalbimi kalbinde duyan / Halim değil midir ayan / Garibi bu hale koyan / Sen benimsin ben seninim” ; bu kadar birken nasıl böyle ayrı düşer yollar, kalpten daha gerçek bir neden mi var? Göz görmese bile hissediyor insan, varıp akmayan gözyaşını silmek, bakmayan gözlerini görmek, tutmayan ellerini tutmak istiyor. İnsan nasıl duvar
olur sevdiğine Neşet baba akıl almıyor…


“Günahım seni sevmek mi / Söyle başka suçum nedir /Güzel hüsnünü övmek mi / Söyle başka suçum nedir / Yar deyi seni anmak mı / Yıllarca çektiğim ah mı / Aşkın narına yanmak mı / Söyle başka suçum nedir”, niye böyle olduk biz, niye hep sevdiğimizle kaldık be Neşet Baba…

3 Eylül 2016 Cumartesi

Şeker portakalı

...
şimdi acının ne demek olduğunu gerçekten biliyordum
ayağını bir cam parçasıyla kesmek eczanede dikiş attırmak değildi bu
acı; insanın yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi
kollarda, başta en ufak güç bırakmayan
yastıkta kafayı bir yandan öbürüne çevirme cesaretini bile yok eden şeydi...


Özledim - Selami Şahin [Akustikhane]

1 Eylül 2016 Perşembe

Yorgunum...

Her şeye bir sebep arıyoruz
Oysa sebepsiz ölüyoruz
Bugün varız yarın...
Olmadı öbür gün yokuz
Hani kendimize üzülecek değiliz de
Bizi üzüp, bizden önce gidiyorlar
O dokunuyor insana
Ölmeden öldürüyorlar
O vuruyor insanın canına
Giden gitsin istediği yere
Döner deriz bir gün
Gidip de dönmüyorlar ya
O kurşun oluyor sol yanımıza
Yorgunum be ustam
Hadi hayat bir yana
Yorgunum yolcu etmekten
Yorgunum ağlamaktan
Bu da geçer demekten
Geçmeyenlerden
Hüzünlerin üzerine
Astar çekmekten tebessümleri
Her seferinde sil baştan umutlardan
Yorgunum yalanlardan
Oysa sebepsiz ölüyoruz
Bilmiyorum 
Ne zaman sıra gelecek bize
Hadi şimdi işin yoksa
Sil gözünün yaşını
Gülümse...


Murat Ginlik