23 Mayıs 2016 Pazartesi

Sana bunu anlattım...

bir ömürde biriktirdim ben bu kelimeleri;

telefonu suratıma kapatarak gidişinle attığın tokadın sıcaklığı hala yüzümde,
gitme derken sana bunu anlattım…

ekmeğimin üzerine sana yağı ve toz şeker sürüp evden koşarak uzaklaştığım
çocukluk günlerim vardı, ayağım kaydı, yere düştüm, ekmeğim çamura düştü
doyamadım derken sana bunu anlattım…

çok küçükken tanıştım ölümle ama çok az ağladım, kan ter içinde uykularımdan uyanıp yatağımın ortasında saçıma değecek bir el aradım. üşüyorum derken, sana bunu anlattım…

aşk deyince, bir yürek koymakla kalmadım, bir ömür koydum, her şeyim oldun, hiç hesap yapmadım, bin yıl koştuktan sonra yine başladığım yere döndüm. kimsenin sırtına yüklemedim kelimeleri, giderken hiç kimse ''bize'' dair bir şey götüremedi. hepsini ben aldım…
aşk derken, sana, bunu anlattım…

bir dünya ten, bir milyar saç , çok çift göz çizdi yüzümdeki çizgileri. onlara da başkalarından miras kaldım. her bir saç telimi bir göz yaşı tanesi beyazlattı. benden az, onlardan çok kaldım.
saçlarının kokusu ellerimde derken, sana bunu anlattım…

İçimi acıtan, canımı yakan, düşündüğümde acaba dedirten… sessizliğime nice sözler gömdüm ben. İçimde kalan şeylere, boğazıma oturan düğümlere isim koydum. bir ukdesin içimde derken sana bunu anlattım…

dedim ya bir ömürde biriktirdim ben bu kelimeleri…
seni çok sevdim derken sana bunu anlattım… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder