5 Aralık 2016 Pazartesi

Deniz olunmalı...


















Denizin üstünde ala bulut, yüzünde gümüş gemi...
İçinde sarı balık,dibinde mavi yosun...

Bulut mu olsam, gemi mi
Balık mı olsam yoksa yosun mu?

Deniz olunmalı demiş Nazım
Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla...

23 Kasım 2016 Çarşamba

Bir takvimi tersten yaşardık eğer isteseydin...

elim bazen unutuyor el olduğunu
uzanıyor göğü tutayım diye
dağın iki yanından
akan iki ırmağı
tutup örmek istiyor
saçların niyetine

seni dağlar kadar özledim.

gözlerin iki ak nilüfer gibi
yüzünün göl güzelliğinde
acemi bir kayıkçı parmak uçlarım
o iki nilüferin orta yerinde
boğuldu boğulacak dokunuşlarım

seni sular kadar özledim.

kalbim bazen unutuyor kalp olduğunu
sana yer açmak için
içindeki evreni
yığıyor bir köşeye
yollara sırt dönüyor
kentlerden vazgeçiyor
göğsümün kafesinden
kendine kanat yapıyor

seni gökler kadar özledim.


Barış Çelimli / Kırlangıç Üşümesi

11 Kasım 2016 Cuma

Rubato - Yağmurlar



Senin için şiir yazdım. göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu posta caddesindeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen..." kuşkuyla bakmıştın yüzüme. Kirpiklerin içime dökülüvermişti. Farklı zamanlarda farklı yerlerde susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen...Yanımızda birisi olmadan sevincimizden utanırdık... Kimbilir kaç hayat, evimizde, bizden çok soluk aldı... Sonra harfler girdi yoksulluğumuza...Sonra dünyanın bütün mazlumları... Ellerimizde başkalarının rüyası, bir varoluş acısıydım önünde... Yazmaya, okumaya ayırdığım zamanlar senin de zamanlarındı...
"Tenha gezen evliyam" dedim... Ben gittim harf harf dağıldım...Sen...tamamladın mı cümleni?..

Erkeğim; sen gül, vazgeçtim rüyalardan...

yaşamak sessizce...

8 Kasım 2016 Salı

Bazı şeyler...


-Ne lüzumu var? Yeni aldanmalara yeni inkisarlara düşecek olduktan sonra ne lüzumu var, diyordum. Dünyada bir tek insana gerçekten inanmıştım. O kadar inanmıştım ki bunda aldanmış olmak bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim, ona kızmama, darılmama onun aleyhinde düşünmeme imkan olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım... Hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. Sonra... aradan seneler geçtiği halde, nasıl hala ona bağlı olduğumu gördükçe ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum...

22 Ekim 2016 Cumartesi

Hikayem bitmedi

Bir hikayem var, bir hikayem bitmedi
Yorgandan yastıktan kokusu gitmedi
Yaz bana ne yazarsan yaz doktor 
Ağladım, ağlamaklar yetmedi 
Soy beni sol baştan soy doktor
Al kurtar beni bu sıkıntıdan

Mutsuzum çok hastayım güldür beni doktor
Öldüm ama hayattayım tarifi çok zor
Çıkmaz bir sokaktayım gel bul beni doktor
Sanki çocuk yaştayım bana bilmeceler sor
...

16 Ekim 2016 Pazar

Ceylan Ertem, Cihan Mürtezaoğlu, Cenk Erdoğan ------ Dönmüyor Geri

                                               
Kolundan tutup da getiremem ki...
Kendimi zorla ben sevdiremem ki...
Silahı çekip de öldüremem ki...
Dizine kapandım dönmüyor geri...

Aldı gitti beni benden, vurdu beni yüreğimden...
Anlamıyor hiç sevgimden, dönmüyor, dönmüyor dönmüyor geri...

İşte dostlar budur halim, görmedim ben böyle zalim
Bilsem onu sever miydim, dönmüyor dönmüyor dönmüyor geri...

25 Eylül 2016 Pazar

Neşet Ertaş'ın anısına...

                                               

 “Sakin ol ha insanoğlu incitme canı, her can bir kalp Hakk’a bağlı, incitme canı, incitme !.. “

Bir ses ya da görüntü değildir, Neşet Ertaş; başlı başına bir histir… Üzgün olur, mutlu olur, umutlu olur, hüzünlü olur ya, işte bir de Neşet Ertaş olur insan… Dünyaya bir başka bakar, insan olduğunu hatırlarsın o zaman…
  
“Ben miyim dünyada bir bahtı kara / Tabipler de derdime bulmadı çare / Muhtaç ettin beni o zalim kula / Kula muhtaç olmak zordur yaredenim” dedin… Hala bahtı karalar yaşamakta 
bu coğrafyada, tabipler hala çaresiz ve sevdiceğimiz hala zalim Neşet Baba, gönül zalimi 
bulup seçiyor illa…

“Gül benizlim fidan boylum / Hoş sohbetlim tatlı huylum / Menuna gerçek leylim / Gel gel 
gayrı gel” dedin. Niye gelmediler, niye gelmiyorlar, kalpten kalbe giden yoldan öte göreceğimiz mi var şu fani dünyada, nasıl gelmez insan Neşet Baba…

“Bülbül gibi ahım kaldı güllerde / Baykuş gibi öttüm viran yellerde / Bir garibim kaldım gurbet ellerde / Perişanım halimi sor da öyle git” dedin. Gelemedikleri gibi gitmeyi de bilmiyorlar ki baba, mutlu oluyorlar mı dersin bizim yüreğimiz yandıkça…

“Kalpten kalbe bir yol vardır / Gözünen görünmez sırdır / İkimizin kalbi birdir / sen benimsin ben seninim / Kalbimi kalbinde duyan / Halim değil midir ayan / Garibi bu hale koyan / Sen benimsin ben seninim” ; bu kadar birken nasıl böyle ayrı düşer yollar, kalpten daha gerçek bir neden mi var? Göz görmese bile hissediyor insan, varıp akmayan gözyaşını silmek, bakmayan gözlerini görmek, tutmayan ellerini tutmak istiyor. İnsan nasıl duvar
olur sevdiğine Neşet baba akıl almıyor…


“Günahım seni sevmek mi / Söyle başka suçum nedir /Güzel hüsnünü övmek mi / Söyle başka suçum nedir / Yar deyi seni anmak mı / Yıllarca çektiğim ah mı / Aşkın narına yanmak mı / Söyle başka suçum nedir”, niye böyle olduk biz, niye hep sevdiğimizle kaldık be Neşet Baba…

3 Eylül 2016 Cumartesi

Şeker portakalı

...
şimdi acının ne demek olduğunu gerçekten biliyordum
ayağını bir cam parçasıyla kesmek eczanede dikiş attırmak değildi bu
acı; insanın yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi
kollarda, başta en ufak güç bırakmayan
yastıkta kafayı bir yandan öbürüne çevirme cesaretini bile yok eden şeydi...


Özledim - Selami Şahin [Akustikhane]

1 Eylül 2016 Perşembe

Yorgunum...

Her şeye bir sebep arıyoruz
Oysa sebepsiz ölüyoruz
Bugün varız yarın...
Olmadı öbür gün yokuz
Hani kendimize üzülecek değiliz de
Bizi üzüp, bizden önce gidiyorlar
O dokunuyor insana
Ölmeden öldürüyorlar
O vuruyor insanın canına
Giden gitsin istediği yere
Döner deriz bir gün
Gidip de dönmüyorlar ya
O kurşun oluyor sol yanımıza
Yorgunum be ustam
Hadi hayat bir yana
Yorgunum yolcu etmekten
Yorgunum ağlamaktan
Bu da geçer demekten
Geçmeyenlerden
Hüzünlerin üzerine
Astar çekmekten tebessümleri
Her seferinde sil baştan umutlardan
Yorgunum yalanlardan
Oysa sebepsiz ölüyoruz
Bilmiyorum 
Ne zaman sıra gelecek bize
Hadi şimdi işin yoksa
Sil gözünün yaşını
Gülümse...


Murat Ginlik

12 Ağustos 2016 Cuma

Uzar gider...


Uzar uzar gider
Boşuna yorulur yollar
Birlikte yürüyemeyeceğiz ki...

Aziz Nesin

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Avuçlarımda kolonya...

"Hiç kimseyi sevmedim senden sonra, bir kendimi sevmeyi öğrendim, o da bir gün dönersen, beni bıraktığından daha iyi bulasın diye..."

24 Haziran 2016 Cuma

20 Haziran 2016 Pazartesi

Babam'a...

Seni cümlelere indirgemek, hayatıma kattığın tüm anlamı sözcüklere yüklemek o kadar zor ki, nereden başlayacağımı bilemiyorum…
Daha bebekken başladı hikâye… İşe neden geç gittiğini anlamazdı kimse oysa bana mama yetiştirmekti tüm derdin sadece… Yürümeyi öğrenirken bir elimden sen bir elimden annem tutardınız. Ama sen attığım adımları izlerdin, düşeceğimi önceden kestirirdin. Sımsıkı tutardın beni; desteğimdin. Dimdik yürümeyi öğrettin... Her karneme aldığın hediyelerdeki sevincimdin. Oyunlarda bana yer kalmadığında, tek başına oyun kurmaya yeterdin. Üzüldüğümde sığındığım limanım; tesellimdin… Yıllar geçtikçe daha da derinleşiyor bendeki yerin. Büyüdükçe daha çok ihtiyaç duyuyorum desteğine, öğrettiklerine, tesellilerine… Sen,  benden önde durdun hep canımı acıtacak her şeye. Ama düşmeyi de öğrettin kendi başıma kalkabileyim diye… Her şeye inat(!) güçlüysem hala bu senin sayende…
Çocuk büyütmek emek ister derler hep. Emeğine o kocaman yüreğini katıp, sevgiden yollar sundun ömrüme… Göremedim çoğu zaman, belki de görmememdi doğru olan…bilmiyorum… Ama bildiğim bir şey var ki hangi yolda yürürsem yürüyeyim attığım her adımda yanımdasın. Benim için topla tüfekle yıkılamayacak bir kalesin. Çıktığım da oldu o kaleden, büyüdüğümü sanmanın hevesiyle. Bedelini ödettin elbet ama yine de kapılarını sorgusuz sualsiz açtın her döndüğümde. Hayatımı kolaylaştıran bir o kadar da yokuşa sürensin... Hepsi bir yana ömrünü bir an bile sıkılmadan ömrüme adayansın... Geçeceğim denizlere gemisin… Kurduğum hayallere umutsun... Yarın ne olacağını bilmediğimiz şu hayatta, en güvendiğimsin…
Bazen karşı kıyıya geçmek gerekir ya; sen hayatımın delice akan nehirlerine köprü kuransın… Yanımda olamasan bile, konuşarak hiç anlaşamasak bile, bil ki babam; kızının tanıdığı en büyük kahramansın… ve hep öyle kalacaksın…

5 Haziran 2016 Pazar

Mazlum Çimen Feryadı İsyanım

                                               

Mem nelere gark olmadı zinin ateşi için
Ferhat dağı delmedi mi Şirinin düşü için
Kusur ise her saniye her yerde seni anmak
Mecnun az mı yemin etti Leyla'nın başı için

Gözlerinin dokunduğu her mekan memleketim
Bakıverde uzamasın gurbetim esaretim
Ahmed Arif hasretinden prangalar eskitmiş
Beni böyle eskitense prangalı hasretin

Sana yine sana yandım Nesimide dün gece
Gözlerinle yüzüleyim bend olayım hallaca
Böyle hüküm buyurmuşlar Tanrılar divanında 
HA BEN SANA YOLLANMIŞIM, HA MUHAMMET MİRACA

Cümle cihan güzellerin yüzlerine ben örsün
Gözlerin balyozu oldu içerimdeki örsün
Ruhumdaki fırtınalar merihi usandırdı
Nuh'a haber eyleyin de gelsin de tufan görsün...

23 Mayıs 2016 Pazartesi

Sana bunu anlattım...

bir ömürde biriktirdim ben bu kelimeleri;

telefonu suratıma kapatarak gidişinle attığın tokadın sıcaklığı hala yüzümde,
gitme derken sana bunu anlattım…

ekmeğimin üzerine sana yağı ve toz şeker sürüp evden koşarak uzaklaştığım
çocukluk günlerim vardı, ayağım kaydı, yere düştüm, ekmeğim çamura düştü
doyamadım derken sana bunu anlattım…

çok küçükken tanıştım ölümle ama çok az ağladım, kan ter içinde uykularımdan uyanıp yatağımın ortasında saçıma değecek bir el aradım. üşüyorum derken, sana bunu anlattım…

aşk deyince, bir yürek koymakla kalmadım, bir ömür koydum, her şeyim oldun, hiç hesap yapmadım, bin yıl koştuktan sonra yine başladığım yere döndüm. kimsenin sırtına yüklemedim kelimeleri, giderken hiç kimse ''bize'' dair bir şey götüremedi. hepsini ben aldım…
aşk derken, sana, bunu anlattım…

bir dünya ten, bir milyar saç , çok çift göz çizdi yüzümdeki çizgileri. onlara da başkalarından miras kaldım. her bir saç telimi bir göz yaşı tanesi beyazlattı. benden az, onlardan çok kaldım.
saçlarının kokusu ellerimde derken, sana bunu anlattım…

İçimi acıtan, canımı yakan, düşündüğümde acaba dedirten… sessizliğime nice sözler gömdüm ben. İçimde kalan şeylere, boğazıma oturan düğümlere isim koydum. bir ukdesin içimde derken sana bunu anlattım…

dedim ya bir ömürde biriktirdim ben bu kelimeleri…
seni çok sevdim derken sana bunu anlattım… 

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Zaman...

“Zaman öyle bir dost ki
Sonuna kadar düşman...” 

Yüreğim kanadığında
Gözlerim içine attığı yaşlarda
Boğulduğunda
Bilirim ki
Yaramı saran
Onun elleri…
Yaram kabuk bağladığında
Gözlerim kuruduğunda
Görürüm ki onundur
Acılardan ardakalan
Parmak izleri…

Hüsnü Arkan & Rubato - Kırık Hava

                                               



Bir dağ yıkılıyor ah içerimizde!

Bir çiçek büyütmüşüz saksıya sığmaz!

Ne sevmekten korkmak, ne zulümden korkmak

Bize yakışmaz!..



Söyle bir kırık hava döneyim

Turna uçsun içimde...

Ben seni nasıl sarıp nasıl seveyim

Hayalimde düşümde?!...


30 Nisan 2016 Cumartesi

...

Gönül yarası bu... Sözün neresi bu? Yıkıldım eşiğine susmaya geldim...
Gönül yarası bu... Sözün neresi bu? Yoruldum kapında düşmeye geldim...
Hazırım canımdan geçmeye geldim...

1 Şubat 2016 Pazartesi

Koray Avcı - Gittin Gideli (Akustik) (Official Audio)

                                           

Öyle ağırım ki kendime…


Sessizlikler boy atıyor her şafak ertesinde. Pek çok şey mümkün olabilirdi ama olmasaydı böyle… 
Gitmekle çözülebilmiş bir tek şey söyle; inanayım… “Keşke”ler, “iyi ki”ler…çaresizliğin kılavuz olduğu bir yol nereye gider?.. İnsanın yüreği aklına nasıl boyun eğer?..Gidişin müstehak mı yoksa
reva mı aşkınla dolu yüreğime?.. Sessizliğin, sessziliğim; çekeceğim daha nice acılara gebe… Zamanla geçer diyorsun ya içinden, olmuyor o işler öyle sevdiğim… Ama rahatlatıyorsa içini sen yine sayıkla dur yerinde; bu da geçer diye… Gözümün değdiği her yerde senle sensiz yaşarken  ben, yüreğim ağırlaşıyor günden güne… oysa yüreğimin darası da artık ellerimde!.. 

28 Ocak 2016 Perşembe

Su gelir yara değer...

Ben bir dere yatağının
En kıvrımlı yeriyim
Bilmem nerelerden 
Akar da ince ince
Su gelir yara değer
Değdikçe eririm

Örseli bir bahçenin 
Acemi lalesiyim
Bilmedim bir türlü
Bilemem
Bir mevsimlik rengi ben 
Dörde nasıl böleyim

Gizemli bir suskunluğun
Dargın diliyim
Kan gülleri büyütürüm 
Sabır saksılarında
Ben hep kendini yiyen
Bir garip deliyim...

Şükrü Erbaş - bütün şiirleri I

21 Ocak 2016 Perşembe

Haberin yok...


Sorma bana nerelisin
Ne içersin ne giyersin
Derdim sana derman olsun
Ben gönülden okuyorum
Deli gibi özlüyorum
Dermanım yok biliyorum 
Gözlerinden öpüyorum
...
Haberin yok ölüyorum
...