“…bir insanın iyi kötü ortaya bir eser koyması ne kadar zor
ne kadar takdire şayan bir harekettir bilemezsin.
-ben ne koyuyorum ortaya albayım? diye çekinerek sordu
Hikmet.
-kendini koyuyorsun evladım; daha ne koyacaksın?”
“- Gerçek nedir Hikmet amca?
- Gerçek… İki nokta üst üste koydun mu?
- Koydum Hikmet amca. Büyük harfle başlanıyor, değil mi?
- Hepsini büyük harfle yazsaydın.
Gerçeğin de soluna çiçek yapma sakın. Yaz bakalım: Gerçek,
başkalarının bize uygulamaya çalıştığı tatsız bir ölçüdür.
- Birimi var mı Hikmet amca?
- Birimi insandır.”
"...nihayet insanlık da öldü!
haber aldığımıza göre, uzun
zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini
yummuştur.
bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun
süre, "yahu insanlık öldü mü?" diye mırıldanmaktan kendilerini
alamamışlardır.
gazetelerinde, "insanlık öldü mü?" ya da
"insanlık ölür mü?' biçiminde büyük başlıklar yayımlamakla yetinmişlerdir.
fakat acı haber kısa zamanda yayılmış ve gazetelere telefonlar, telgraflar
yağmıştır; herkes, insanlığın son durumunu öğrenmek istemiştir. bazıları bu
haberi bir kelime oyunu sanmışlarsa da, yapılan araştırmalar bu acı gerçeğin
doğru olduğunu göstermiştir.
evet, insanlık artık aramızda yok.
`insanlıktan uzun süredir ümidini kesenler, ya da
hayatlarında insanlığın hiç farkında olmayanlar bu haberi yadırgamamışlardır`.
fakat, insanlık âleminin bu büyük kaybı, birçok yürekte
derin yaralar açmış ve onları ürkütücü bir karanlığa sürüklemiştir; o kadar ki,
bazıları artık insanlık olmadığına göre bir âlemden de söz edilemeyeceğini
ileri sürmeye başlamışlardır. böyle geniş yorumlarda bulunmak için vakit henüz
erkendir.
insanlık artık aramızda dolaşmasa bile, hatırası gönüllerde
yaşayacak ve çocuklarımız bizden, bir zamanlar insanlığın olduğunu, bizim gibi
nefes alıp ıstırap çektiğini öğreneceklerdir. insanlığın güzel ve çekingen yüzünü
ben de görür gibi oluyorum.
zavallı insanlık kendini belli etmeden sokaklarda dolaşır ve
insanlık için bir şeyler yapmaya çalışanları sevgiyle izlerdi. bugün için
insanlık ölmüşse de, onun ilkeleri akıllara durgunluk verecek bir canlılıkla
aramızda yaşamaya devam edecektir. insanlıktan paylarını alamayanlar için o
zaten bir ölüydü; onun bu kadar uzun yaşamasına şaşılıyordu.
yıllarca önce küçük bir kasabada dünyaya gelen insanlık,
dünya savaşlarından birinde, çok rutubetli bir siperde göğsünü üşütmüş ve
aylarca hasta yatmıştı.
hastalığın izlerini bütün ömrünce ciğerlerinde taşıyan
insanlık, önceki gece sabaha karşı nefes alamaz olmuş ve gösterilen bütün
çabalara rağmen gün ağarırken doktorlar, insanlıktan ümitlerini kesmek zorunda
kalmışlardır.